4 Ağustos 2017 Cuma

Ay Çöreği - Zeynep Sahra

Kitap Adı: Ay Çöreği
Yazar Adı: Zeynep Sahra
Basım Tarihi: 2016
Sayfa Sayısı: 416
Yayımlayan: Ren Kitap
Kitap Puanım: 5 / 5



Arka Kapak      
“Bu, ateşe uçmaktan korkan kelebeğin hikâyesi."
 Ahmet; Sahra'ya yürümeyi, bisiklete binmeyi, erkek gibi dövüşmeyi öğretmişti. Ama hepsinden önemlisi ona, aşkın can yakıcı yanını tattırmıştı, hem de farkında bile olmadan...
 Sahra, Ahmet'e olan karşılıksız aşkının ağırlığına dayanamayıp Çıkmaz'dan uzaklaşırken, boynunda ayçöreği kolyesi, dudaklarında tarçın tadı ve çantasında gizemli mektuplarının sahibi Mutlu Kelebek vardı.
 Ancak tüm bunlara rağmen katıldığı okul partisinde trajik bir şekilde hayatına giren şımarık Romeo, bir şeyleri değiştirecekti. Belki de birçok şeyi...
 "Yarayla alay eder yaralanmamış olan..."

Herkese yeniden merhaba…
Karşınıza her zaman olduğu gibi güzel bir aşk romanı ile çıkıyorum. Geçen hafta tatile çıkmıştım. Yanıma da bu güzel aşk romanını aldım. İki günde sahil kenarında okudum bitirdim. Okurken inanılmaz keyif aldım ve yazarın kalemine gerçekten hayran kaldım.
Kitap iki seriden oluşuyor. Ayçöreği ve Elmalı Turta… Benden size tavsiye bu seri bence herkesin kütüphanesinde yerini almalı. “Net…”

Gelelim konusuna;
Sahra yan komşuları olan ve en yakın arkadaşı Erva’nın abisi Ahmet’e yıllardır platonik olarak aşıktır. Ama bu aşktan ne Ahmet’in ne de Erva’nın haberi vardır. Çünkü Ahmet’e hep abi demek zorunda kalmıştır ve Sahra’ya artık bu aşkın yükü ağır gelmeye başlamıştır.
Sahra Tıp Fakültesini kazanması ile birlikte çıkmazdan yani yaşadığı yerden ayrılıp fakültenin yurduna yerleşiyor. Böylelikle Ahmet’ten de uzaklaşmış oluyor. Yeni hayatına, okuluna, yurduna alışmaya çalışırken karşısına baş belası bir Romeo çıkıyor :)
Bir yanda ilk aşkı Ahmet diğer tarafta başının tatlı belası Romeo Emir ve sürekli mektuplaştığı Mutlu Kelebek Kenan…
Sahra’nın sessiz sakin hayatını karşısına çıkan Emir ve Kenan değiştiriyor. Yıllardır kalbinde sakladığı ilk aşkı Ahmet’e olan duyguları yüzünden ne yapacağına, ne hissedeceğine karar veremiyor.
Ve işte hikaye de tam burada başlıyor…

Ahmet’ten Alıntı: “Artık ayçöreği yemeyecek kadar büyüdüğünü zannetmiştim. Ama haklısın, ayçöreği yemenin yaşı yoktur. Bu kolye de alamadığım günlerin telafisi olsun. Sonuçta sana ömür boyu ayçöreği alacağıma söz vermiştim, değil mi? Artık sonsuza kadar boynunda taşıyabilirsin…”

Emir’den Alıntı: “ Herkesin dünyaya gelmesinin bir amacı vardır. Mesela İngilizlerin müzik yapmak için doğması gibi. Ya da çikolatanın insanları mutlu etmek için var olması gibi. Ve sen Juliet, sen ve o lacivert gözlerin buraya, hatta belki de bu dünyaya beni kurtarmak için geldin…”

Kenan’dan Alıntı: “ İzin ver senin deniz fenerin olayım. İzin ver, sana sisin içinde yol göstereyim. Kendi kıyını bulmana, mutlu olmana yardım edeyim. İzin ver, Mutlu kelebeğin kalbi gibi kendi de sana doğru kanat çırpsın artık. Ve izin ver, sana artık kendi adımla yazayım, senin kalemin benim ismimi yazsın…”

Eğer siz de güzel bir aşk romanı okuyayım diyorsanız bu kitap tam sizlik. Eğlenceli, komik, aşk dolu ve tabi içinde bolca Romeo ve Juliet alıntıları ile süslü…


Tavsiyemdir.
Mutlaka Okuyun, Okutturun :))
İyi okumalar…

17 Temmuz 2017 Pazartesi

Roma, Ben Geldim ! - Pınar Gencal

Kitap Adı: Roma, Ben Geldim !
Yazar Adı: Pınar Gencal
Basım Tarihi: 2017
Sayfa Sayısı: 400
Yayımlayan: Ephesus Yayınları
Kitap Puanım: 5 / 5





Arka Kapak      
Patronum acımasız bir cadı olsa da iyi bir işim, beni seven yakışıklı bir sevgilim vardı. Her şey yolundaydı yani… Ta ki sevgilimin bana söylemeyi unuttuğu küçük bir detayı öğrenene kadar. Nişanlıymış! Başkasıyla evlenecekmiş! Belki bu acıyla yaşayabilirdim, sevgilim patronumun oğlu olmasaydı… Ve ailem işe karışıp tehditler savurarak şirketi basmasaydı…
 Hayatım bir anda altüst olmuştu. Ben de kaçtım. Roma'ya… Hayallerimin şehrine. Yeni bir başlangıç yapacak, her şeye sıfırdan başlayacaktım. Ama hiçbir şey umduğum gibi olmadı.
 Roma'da hayat yeterince zorken, bir de asabi, kendini beğenmiş, suratsız patronuma tutuldum. Ah, ama ne tutulma!
 Anı yaşayan bir İtalyan erkeği ile DNA'sına gelenek görenekler kodlanmış bir Türk kızı birlikte olabilir miydi? Yoksa yine mi hayal kuruyordum?

***  Yorumlarım kitap içeriği içeriyor. Bilginize…       
Herkese Merhaba…
Karşınıza her zaman olduğu gibi güzel bir aşk romanı ile çıkıyorum. Ephesus Yayınları’ndan çıkması ve ciltli oluşu benim için artı puan. Yazarın kalemine hayran kaldım. 400 sayfalık bir kitap olduğu için ben iki günde elimden düşürmeden bitirdim.
Gelelim konusuna;
Esas kızımız Çiçek, Patronun oğlu Cem’e aşık olmuştur. Aşkı karşılıksız değildir ama tek sorun Cem’in nişanlı olmasıdır ve bunu Çiçek bilmiyordur. Derken ilişkilerini Çiçek’in patronu öğrenir ve Cem’in nişanlı olduğu ortaya çıkar. Onların ayrılması için Çiçek’in ailesine ilişkilerinden bahseder ama planı istediği gibi gitmez çünkü Çiçek’in ailesi biraz tutucudur ve bu durumda Cem’i kızları ile evlenmesi için tehdit ederler.
Çiçek olayların şokuyla beraber kendini İstanbul’u terk ederken bulur. Üniversitede en sevdiği öğretmenlerden olan Serap Hoca sayesinde hayalini kurduğu Roma’ya gider. Lise ve üniversitede İtalyanca okuması Roma’da faydasını görecek ve hiç zorluk çekmeyecektir...
Serap Hoca beş yıl bir İtalyan’la evli kaldıktan sonra boşanınca Türkiye’ye kesin dönüş yapmıştır. Bu nedenle Çiçek’e yardım eder. Ona kalacak bir yer ayarlar. Roma’ya gidince işine yarayacak bilgiler verir ve bildiği her şeyi anlatır.

Serap Hocadan Alıntı: “ İtalya’yı ya seversin, ya da nefret edersin”

Çiçek Roma’ya gelir gelmesine ama işler umduğu gibi gitmez. İlk başta para biriktirmek adına evin bir odasını kiraya veren Elena’nın evine yerleşir. Elena’nın evi çok kötü durumdadır. Ona en küçük odayı verir. Ama tek sorun odanın küçük olması değildir aynı zamanda bu evde Elena’nın da erkek arkadaşı yaşıyordur ve Çiçek bu durumdan çok rahatsızdır.
Ama Çiçek ona iş bulacağı için bu duruma bir süre katlanmak zorundadır. Ertesi gün Elena’nın bulduğu işe gider. Elena’nın bulduğu iş ise bir pizzacı dükkanın da bulaşıkçılıktır. Çiçek tabii ki işi kabul etmez. Morali bozuk bir şekilde evine giderken dün apartmanda karşılaştığı yaşlı komşu Silvia ile karşılaşır ve onu evine davet eder. Çiçek başından geçen hikayeyi anlatınca Silvia Çiçek’ten hoşlanır ve ona yardım etmek için çalışabileceği bir restoran önerir. Oraya iş görüşmesine yollar ve işe alınır :)
İş yeri sahibi Domenico ile tanışması ve işe alınması süreci tam bir efsane… İş yeri sahibi Dom; Bekar, yakışıklı, çapkın, asabi ve kontrol manyağıdır :) Çiçek ona ilk günden lakap bile bulmuştur “Hitler’in restoran açmış hali”
Hikayenin giriş ve gelişme kısmından baya baya bahsettim. Eğer biraz daha anlatacak olursam kendimi tutamayıp tüm hikayeyi anlatacağım o yüzden burada kesiyorum. Sadece Çiçek’i Roma’da çok güzel günler bekliyor.
Eğer siz de güzel bir aşk romanı okuyayım diyorsanız bu kitap tam sizlik. Eğlenceli, komik, aşk kokulu bir hikaye tabii bir de roma sokakları :)
Tavsiyemdir.
Okuyun, Okutturun :))

İyi okumalar…

11 Haziran 2017 Pazar

Aşkı Seçtim - Meral Kır

Kitap Adı: Aşkı Seçtim
Kitap Adı: Sancaklar Serisi #2
Yazar Adı: Meral Kır
Basım Tarihi: 2014
Sayfa Sayısı: 416
Yayımlayan: Müptela Yayınları
Kitap Puanım: 10 / 10




Arka Kapak      
Ona, gururuna köle olmayacak kadar çok âşıktı.
İstisnasız her gece, omuzlarında dans eden saçlarına dokunduğunu hayal etmişti. Ve her hayalinin sonunda o ipek sarısı, rüzgâra meydan okuyan saçların yokluğu ilmik olup boğazında düğümlenirken, geceler boyunca nefes almadan yaşamaya çalışmıştı. Şimdi ona bu kadar yakınken, uzak durmak hiç kolay olmuyordu.
Zengin ve ünlü Sancaktarların beş çocuğundan biri olan Asya, önceleri ailenin sosyetik kızıyken hayatı çok kısa sürede değişmişti. Deli gibi âşık olduğu ve çocuklarının babası olan Doruk, onu bırakıp eski sevgilisinin peşinden Amerika’ya gidince yıkılmamış, kendini çocuklarına adamıştı.
Bir gün Doruk, yanında eski sevgilisi Sabrina ile birlikte Türkiye’ye döndüğünde Asya’nın dengesi alt üst olur.
Asya, hayatına yeniden giren Doruk’un varlığına alışamamışken kendisinin ve etrafındaki herkesin hayatını tehlikeye sokan olaylarla mücadele etmesi gerekir. Kendini garip bir oyunun içinde bulan Asya, çocuklarını tehlikelerden korumaya çalışırken; Doruk da ailesine zarar vermek isteyenlerin kim olduğu ortaya çıkarmak için zamansız bir savaş vermek zorunda kalır.
Doruk ve Asya, bütün bu olan biten arasında aşkı yeniden bulabilecek mi? Daha da önemlisi aşk her şeyi affedecek mi?  

***  Yorumlarım kitap içeriği içeriyor. Bilginize…       

Herkese Merhaba…
Karşınıza yeniden en sevdiğim yazar olan Meral Kır ile geldim. Aylardan Aşk’ı soluksuz okuduktan sonra hemen serinin devam kitabı olan Aşkı Seçtim kitabını aldım. Ve yazara bir kez daha hayran kaldım. Serinin ilk kitabında olduğu gibi bu kitapta oldukça temposu yüksek, sürükleyici ve heyecanla okuyacağınız Sancaktar Ailesinin biricik kızları Asya’nın hikayesi sizleri bekliyor…
*
*
*
Serinin ilk kitabı Aylardan Aşkta Doruk ve Asya’nın aşkları yarım kalmış, Doruk Amerika’ya dönmüş Asya karnında bebekleriyle yalnız kalmıştı ve ben Doruktan inanılmaz nefret etmiştim.
Doğruyu söylemek gerekirse Aşkı Seçtim’e başlarken Doruk’a karşı hep bir önyargılıydım ve kızgındım. Asya kadar Doruk da hatalıydı biten ilişkisinde ve nasıl toparlanacak acaba ilişkileri diye düşünmeden edemiyordum.
Ama Meral Kır bizlere güzel sürprizler hazırlamış, olayların akışı, heyecanı, gizemi, kardeş bağını, aşkta ikinci şansı o kadar güzel anlatmış ki, Doruğu affettim gitti :))
Doruğun gitmesinin ardından Asya yıkılsa da kısa süre sonra ayaklarının üzerinde durmuş ikizlerini doğurmuş, hayatına yeni bir sayfa açmış, bir iş yeri kurmuş ve bekar bir anne olarak yaşamına devam etmektedir. Doruk arada bir Türkiye’ye gelip çocuklarını görüp geri dönmektedir.
Doruğun en son Türkiye’ye gelişinde Asya’nın başına ardı ardına felaketler gelmiştir. Önce iş yerine hırsız girip kasıtlı olarak yangın çıkarmıştır ardından evine hırsız girmiş ve evi talan edilmiştir. İki olayın da aynı gün içinde olması hem polisi hem Asya’nın ailesini hem de Doruk’un içine şüphe düşürmüştür. Birileri planlı olarak Asya’ya zarar verme peşindedir. Bu düşünce ile Doruk çocuklarını ve Asya’yı korumak adına onlara sahip çıkmak ister.
Ve olaylar gelişir….
Hırsız yakalandı mı?
Kim çıktı?
Asya ve Doruk barıştı mı?
Eğer merak ediyorsanız en kısa sürede kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Ayrıca kitapta sadece Doruk ve Asya’yı değil, özlediğimiz Tanem ve Yağız’a da kavuşuyoruz. Ahmet, Mehmet ve Sena’yı da unutmayalım.
 Başka yorumlarda görüşmek üzere. Hoşçakalın.

23 Mayıs 2017 Salı

Cezayir Menekşesi - Burcu Büyükyıldız

Kitap Adı: Cezayir Menekşesi
Yazar Adı: Burcu Büyükyıldız
Basım Tarihi: 2017
Sayfa Sayısı: 528
Yayımlayan: Ephesus Yayınları
Kitap Puanım: 10 / 10



Arka Kapak      
Yalnızca tutkunun varlığına inanan karşı konulmaz bir adam… Rüzgârına kapıldığı adamı elde etmeye kararlı büyüleyici bir kadın… Kar tanelerinin düştüğü yerde başlayan, yakıcı ve kural tanımayan bir aşk…
Kuzey Doğan, gri gözleri ve sert duruşuyla kadınları fethedip, mesleğinde fırtınalar estiren, hırslı ve korkusuz bir avukattı. Kalbini ısıtmayı hiç kimse başaramasa da, karanlık bir gecede gördüğü ışıltılı bakışlar soğuk duvarlarının ardında bir yangın başlatmıştı.
Güzelliği ve zekâsıyla herkesi kendine hayran bırakan Selin Soydan, âşık olduğu adamı baştan çıkarabilmek için yaptığı planların işe yarayacağını sanıyordu. Derinlerinde ne sakladığını bilmediği bir buz dağına çarptığında, korumaya çalıştığı iradesi de paramparça olmuştu.
Tutkunun ateşi ikisini de kavururken, Kuzey sahip olduğu kararlılığı ellerinde tutabilecek miydi? Tehlikelerle örülü geçmiş aralarına sızdığında, tutsak edilmiş duygular zincirlerinden kurtulup özgür kalabilecek miydi?

*
*
*
                       
 ***  Yorumlarım kitap içeriği içeriyor. Bilginize…

Herkese Merhaba…
Her zaman olduğu gibi yeni bir yazarla geldim :)
 Ve tek kelime ile Cezayir Menekşesi’ne bayıldım. Şiddetle okumanızı öneririm. Yalnız sorun şu Cezayir Menekşesi Aşkın Renkleri serisinin üçüncü kitabıymış L Ben okumaya başladıktan sonra fark ettim…
Okumak isteyenler lütfen Çilek Mevsimi ile başlangıcı yapsınlar…          
Kuzey yakışıklı, karizmatik, zengin, güçlü ve başarılı bir avukattır. Selin İstanbul’da yalnız yaşayan ve kendisine ait olan küçük bir dekorasyon şirketinin sahibidir. Ailesi İzmir’dedir. İstanbul’da tek yakını çocukluk arkadaşı Emine’dir.
Emine’nin şirketinin düzenlediği yeni yıl partisine Selin de katılır. Selin’in yeni yıldan dileği 
Kitaptan Alıntı : “Aşk istiyorum" diye mırıldandı kendi kendine. "Ayaklarımı yerden kesip bana kendimi unutturacak, tutkulu, ateşi damarlarımda dolanacak bir aşk istiyorum" der.
Ve karşısında Emine’nin şirketinin patronu Kuzey Doğan’ı görür…

*** İlk görüşte aşk.

Selin aklının bir köşesine Kuzey’i yazmıştır ve planlar yaparak kendisine aşık etmenin yollarını ararken en yakını, en sevdiği, biricik dostu Emine’nin sayesinde Kuzey’in yeni aldığı evinin dekorasyon işlerini yürütecek ve bu sayede Kuzey’e de yakın olacaktır.
Kulağa çok hoş geliyor değil mi? :)

Ama Selin’in bilmediği şey Kuzey, başından geçen olaydan sonra kadınlara inancını yitirmiştir. Günübirlik ilişkiler yaşayıp kimseye bağlanmıyordur. Selin için Kuzey’i tavlamak, kendine aşık etmek biraz zor olacaktır. Ama aşk zoru sever diye boşuna dememişler…

Ben kitabı iki günde bitirdim. Selin’in aşık hallerine, Kuzey’in cool tavırlarına hasta kaldım ve çoook beğendim ve sizlerin de beğeneceğinizi umuyorum.

 Başka yorumlarda görüşmek üzere. Hoşçakalın.

16 Mayıs 2017 Salı

Sonun Geldi Sevgilim - Tuna Kiremitçi

Kitap Adı: Sonun Geldi Sevgilim
Yazar Adı: Tuna Kiremitçi
Basım Tarihi: 2014
Sayfa Sayısı: 234
Yayımlayan: April Yayıncılık
Kitap Puanım: 10 / 9


Arka Kapak      
Hayalini bile kuramayacağın güzellikte bir kadınla evleniyorsun. Çok geçmeden bütün ülkeye rezil rüsva oluyorsun. Herkes kendinden emin: Tek suçlu sensin! Annen, baban, ablaların... Bakkal, komşu, arkadaşların...
Hatta Polis! Haklı ya da haksız olman mühim değil, Türkiye'nin seni affetmeye hiç niyeti yok! Tek şansın var: Unutulmak! Yapılan araştırmalara göre ihtiyacın olan yalnızca 17 gün. Yoksa 22 miydi?
Devrim lanetli bir medyatik. Şehrin kenarlarında yalnız bir hayat sürüyor. Gezegendeki en şanssız erkek olduğuna inanıyor. Bir gün son kararını veriyor: Yeter! Tam intihar edecekken, evinde televizyon olmayan son güzel kadına rastlayıp âşık olacak. Kaçtığı kameralara mafyanın kurşunları da eklenecek böylece. Gerçek belalarla tanışma fırsatını bu sayede yakalayacak Devrim. Bakalım fırsatı değerlendirebilecek mi?

*
*
*
    

***  Yorumlarım kitap içeriği içeriyor. Bilginize…

Herkese merhaba…
Öncelikle aramızda Tuna Kiremitçi’yi sevmeyen var mı? İstisnalar haricinde bence yoktur. şahsen kendisini pek bi severim şair kimliğini, yazar kimliğini, müzisyen kimliğini ve en çok da yanağındaki o gamzelerini :)))
Çağdaş Türk Edebiyatı’nın önemli isimlerindendir. En sevdiğim romanı da sinemaya uyarlanmış olan “Bu işte bir yalnızlık var” dır. Eğer izlemediyseniz mutlaka izleyin başrolde Özgü Namal ve Engin Altan Düzyatan var.
Ben kitabı iki günde bitirdim. Tuna Kiremitçi’ye has üslubu ile eğlenceli bir kitaptı.
Romanda geçen olayları Devrim’in ağzından dinliyoruz. Devrim eşinden boşanmış yalnız yaşayan bekar bir adamdır. Bir sabah uyandığında eski karısını bir televizyon kanalına konuk olmuş olarak bulur. Ve Devrim’in onu aldattığını gözyaşları içerisinde canlı yayında tüm Türkiye’ye anlatır. Eski karısı ünlü bir spiker olduğu için haliyle kameralar birden Devrim’e döner. Bir nevi psikolojik linç kampanyaları yapılır. Devrim’in artık sade hayatından eser yoktur. Nereye giderse kameralar onu takip edip ve sürekli haberini yapmaktadır. Aldattığı için herkes onu suçlar.
Kötü günlerini yaşarken karşısına bir kadın çıkar. Gülbahar :)
Gülbahar annesi ve küçük kızıyla yaşayan bir kadındır ve işlettiği çay bahçesi ile küçük bir sorunu vardır ve Devrim Gülbahar’a yardım etmek amacıyla olaylara müdahale etmek ister…
Devamı mı? Devamı kitapta :)
Hazır yaz gelmişken tatilde, sahilde, plajda ya da iş çıkışında, otobüste, metroda, vapurda nerede olursanız olun elinizden düşmeyecek ve okurken size keyif verecek bir kitap. Ben okudum ve beğendim sizlerin de beğeneceğinizi umuyorum.

İyi okumalar…

10 Mayıs 2017 Çarşamba

Karanlıkta - Laura Kaye

Kitap Adı: Karanlıkta
Yazar Adı: Laura Kaye 
Basım Tarihi: 2015
Sayfa Sayısı: 160
Yayımlayan: Novella
Kitap Puanım: 10 / 7



Arka Kapak      
KARANLIKTA NEYLE KARŞILAŞACAĞINIZI ASLA BİLEMEZSİNİZ... İKİ YABANCI Makenna James daha kötü bir gün geçiremeyeceğini düşünüyordur; ta ki zifiri karanlık bir asansörde bir yabancıyla mahsur kalana dek. İnce çizgili tayyörünün içinde salınan şık muhasebecinin telefonu çalınca dikkati dağılır ve asansördeki adamda gözüne çarpan tek şey, elinin üstündeki ejderha dövmesidir.
DÖRT SAAT Kızıl saçlı bir kadın telaşla asansöre binip çantasında telefonunu aramaya başlayınca Caden Grayson keyiflenir. Birden elektrik kesildiğindeyse bu keyif yerini paniğe bırakır. Pirsinglerine, dövmelerine ve korkunç görünümlü yarasına rağmen karanlıktan ve dar alanlardan çok korkmaktadır. Şimdiyse en kötü kâbusunun içinde hapsolmuştur.
 ZİFİRİ KARANLIK BİR ASANSÖR Şimdi Makenna ve Caden’ın korkuyla baş edebilmek için birbirlerine yardım etmeleri gerekmektedir. Dış görünüşe dayalı önyargıları olmayınca ne kadar çok ortak noktaları olduğunu fark ederler. Ortamı ısıtan karanlıkta aralarındaki çekim giderek büyür ve havada kıvılcımlar uçuşmaya başlar. Peki ama ışıklar tekrar yandığında da aynı şekilde hissedecekler midir? 

*
*
*
                   
Kitap hakkında notlar;
***  Yorumlarım kitap içeriği içeriyor. Bilginize…
Merhaba…
Karşınıza her zaman olduğu gibi yeni bir yazarla geldim. Ne yapayım yeni yazarlarla tanışmayı seviyorum. Öncelikle kitap iki seriden oluşuyor.
1. Karanlıkta
2. Aydınlıkta
Milyoner kitabından sonra Karanlıkta’da hikaye Asansörde başlıyor. 160 sayfalık kitap olduğu için ben iki üç saat içinde bitirdim.
Caden asansördeyken telaşla içeri Makenna girer. Makenna muhasebecidir ve elinde bir sürü çantası vardır o sırada telefonu çaldığı için telaşla telefonunu ararken çantasını ve telefonunu yere düşürür. Asansöre telaşla girdiği için içerideki kişinin sadece kolundaki ejderha dövmesini görmüştür.
Asansörün hareket etmesi ile beraber birden elektrikler kesilir ve asansör durur. Bu durum ikisinin de hiç hoşuna gitmez özellikle de Caden’ın. Çünkü karanlıkta ve dar alanda kalmak Caden için kolay değildir. Bunun sebebini ilerleyen sayfalarda öğreniyoruz.
Bir süre yardım gelmesini beklerler. Ama iş çıkış saati olduğu için bina boşalmıştır ve onları duyan kimse yoktur. Beklemekten başka çareleri kalmamıştır. İkisi de asansörün bir uçuna oturur ve tanışırlar. Caden daha şanslıdır çünkü Makenna içeri girerken onun kızıl saçlarını, telaşlı hallerini görmüş ve kızın güzel olduğunu fark etmiştir. Makenna ise Caden kadar şanslı değildir zifiri karanlık asansörde beraber kaldığı yabancı adamın sadece kolunu ve dövmesini görmüştür. Zaman geçirmek için kendi hayat hikayelerini anlatırlar. Caden’ın dövmesinin anlamını, Pirsinglerinin hikayesini, karanlıkta ve dar alanda neden kalamadığını öğreniyoruz.
Ve asansörde geçirdikleri zamanla beraber birbirlerini görmemelerine rağmen aralarında bir elektrik oluşuyor.
Kitap zaten kısa bu yüzden daha fazla detay veremeyeceğim. Ama bu kitaptan çıkaracağımız sonuç; Aşk asansörde karşımıza çıkabilir :) Ben beğendim. Okumak isterseniz karar sizin.
İyi okumalar.



4 Mayıs 2017 Perşembe

Aylardan Aşk - Meral Kır

Kitap Adı: Aylardan Aşk
Özgün Adı: Meral Kır
Yazar Adı: Cindi Madsen
Basım Tarihi: 2017
Sayfa Sayısı: 564
Yayımlayan: Aspendos Yayınları
Kitap Puanım: 10 / 10





                       Arka Kapak                          
Karanlık sırlar, acıtan gerçekler ve korkunç yalanlar arasında yeşeren aşkın bu savaşı kazanabilmesi için önce her şeyini kaybetmesi gerekiyordu.
Tanem Sancaktar, hayatını derinden etkileyen kazadan sonra iki yılını hastanede geçirmek zorunda kaldığında onu yeniden hayata döndüren Doktor Yağız Aslan olmuştu. İlk başta her şey küçük, ama gülümseten bir gönül hikâyesiydi. Oysa geçirdiği zorlu tedavinin ardından aşka sığınan ve ondan güç alıp yaşamayı seçen Tanem için asıl mücadele şimdi başlıyordu ve hiçbir şey ne bildiği ne de başladığı gibiydi. Geçmişini unutup geleceğini işine adayan ve gözü, önüne koyduğu hedeflerinden başka bir şey görmeyen Doktor Yağız’ın kalbine ulaşabilmesi için önce düşlerinden, sonra da kendinden vazgeçmesi gerekecekti.

Deney aşamasındaki tedavisinin ilk gerçek hastası olan Tanem Sancaktar, genç adam için sadece bir projeden ibaretti. Ancak kadının yaşama tutunmak için verdiği savaş, karakteri ve o cennet yeşili gözleri Doktor Yağız’ın tüm işini zora sokuyordu. Ne var ki hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını Sancaktar Ailesine ait sırrı keşfettiğinde anlamıştı. Bütün tehlikeleri görüp, kalbini de riske atarak amansız bir mücadeleye başlayan Yağız için artık her şey rayından çıkmıştı. Şimdi hem kendi hayatı hem de herkesten sakındığı Tanem’in hayatı tehlikedeydi. Geçmişe ait sırlar, sabote edilen planlar, gizli bir düşman ve tüm bunların içinde çaresiz kalan bir aşk…
 Güçlü Sancaktar Ailesinin hikâyesini okumaya başlamadan önce derin bir nefes alın. Aşk, macera ve tempo yüklü bu hikâyede aşkın en tutkulu haline, sevgiye dair her şeye ve ihtirasın değiştirdiği hayatlara şahit olacak, okumaktan ziyade onlarla birlikte yaşayacaksınız.

*
*
*                        

Kitap hakkında notlar;
Herkese yine yeniden merhaba…
Karşınıza yepyeni bir yazarla geldim. Uzun zamandır çok satanlarda ve çoğu bloggerların paylaşımlarında görüyordum. Ama elimde bir sürü kitap olduğu için fırsat bulup Aylardan Aşk’ı alıp okuyamamıştım. Nisan ayı alış veriş listeme hemen ekledim ve gelir gelmez okudum. Neden bu zamana kadar Meral Kır’ı fark etmediğim için kendime çok kızdım.
Kitaba geri dönersek Aylardan Aşk seri bir kitaptır ve Sancaktarlar serisi bizleri bekliyor.
* Aylardan Aşk
*  Aşkı Seçtim
*  Yolum Aşka Düştü
* Aşkın Kokusunu Aldım

*
*
*

***  Yorumlarım kitap içeriği içeriyor. Bilginize…

Tanem bir trafik kazası geçirmiş ve iki yıldır derin komadadır. O uyurken Tanem’in hayatını, trafik kazasını, ailesini, arkadaşlarını ve Yağız’ı tanıyoruz.
Tanem hastaneye geldiğinde durumu çok ağırdı hatta hiç umut yoktu. Ama Dr. Yağız pes etmedi. İlk defa uygulanacak olan bir tedavi yöntemini Tanem üzerinde denemeye karar verdi ve bu şekilde Tanem’i iki sene boyunca komada tutmaya devam etti. Tanem onun için özeldi çünkü ilk deneyin nasıl sonuçlanacağını o da çok merak ediyordu. Her gün hastaneden çıkmadan önce mutlaka Tanem’in odasına uğruyor değerlerine bakıyor, takibini yapıyor, onunla konuşuyor ve uyanınca nasıl bir sonuçla karşılaşacağı hakkında fikir yürütüyordu.
İki senenin sonunda Yağız artık tedaviyi sonlandırmaya ve Tanem’i uyandırmaya karar verdi. Tanem’in ailesi içinde çok zor bir karardı çünkü komada da olsa Tanem hayattaydı ve uyanmazsa onu tamamen kaybedeceklerdi. Ama her şeyi göze alıp Tanem’i uyandırmaya karar verdiler. Herkes Tanem’in uyanmasını beklerken ilginç bir şekilde Tanem’in değerleri düşmeye hatta günden güne kötüleşmeye başladı.
Tanem tekrar yoğun bakıma alındığında odasının dağıtılması ve birden Tanem’in kötüleşmesi akıllara soru işareti getirdi. Yoksa birisi Tanem’in uyanmasını istemiyor mu?
İşte heyecan tam da burada başlıyor. Aile sırları, aile bağları ve polisler…
Uzunca bir bekleyişten sonra Tanem nihayet gözlerini açıyor. Hızla iyileşmiş, değerleri düzelmiştir tek sorun hafıza kaybı yaşamaktadır. Ne geçirdiği kazayı ne de ailesini hatırlıyordur.
Hastaneden çıkması için biraz daha zamana ihtiyaçı vardır. Çünkü daha toparlanamamış ve tedavisi bitmemiştir. Ve Yağız’ın iki senedir komada uyuyan Tanem’i karşısında gözleri açıkken ve konuşurken görmek aklını başından almıştır. Kazaya ve iki yılını komada geçirmesine rağmen Tanem hala güzel bir kızdır ve bu Yağız’ın gözünden kaçmamıştır :))
Dr.Yağız iki sene boyunca Tanem’in ailesinden herkes ile tanışmıştı. Asya ile de bu sayede tanışmışlardı. Bütün ailesi Tanem’i seviyordu ama Asya Tanem’e daha düşkündü. Düzenli olarak hastaneye gelip Tanem’i ziyaret ediyordu.
Tanem’in uyanmasını beklerlerken Yağız’ın en yakın arkadaşı, sırdaşı, dostu ve ev arkadaşı Doruk ile tatsız bir şekilde tanışırlar. Ama boşuna demişler en büyük aşklar nefretle başlar diye… Asya ve Doruk’un aşkları da bu şekilde başladı.
Doruk biraz başına buyruk, savurgan, çapkın, daldan dala atlayan bir tipken Asya ile tanıştıktan sonra sakin bir limana dönüştü. Hiç ummadığım kadar güzel bir ilişki yaşamaya başladılar. Kısa bir süre sonra Asya Doruk’un evine taşındı ve beraber yaşamaya başladılar.
*
*
*
Tanem uyandı, iyileşti, hastaneden çıkma zamanı geldi. Hiçbir şey hatırlamadığı için kendi evine gitmek de istemedi ayrıca ailesini de hatırlamadığı için onların yanına da gitmek istemedi. Geriye sadece Asya kaldı. Her ne kadar Asya’yı hatırlamasa da kendisini onun yanında güvende ve rahat hissediyordu. Bu da demek oluyordu ki Tanem ve Yağız aynı evi paylaşacaklardı…
*
*
*                
Tanem eve taşındı mı?
Hafızası yerine geldi mi?
Tanem ve Yağız’a ne oldu?
Asya ve Doruk ne durumda?
Aile sırları ortaya çıktı mı?
Polis nerde?
Katil kim :)
Hikayenin devamını merak edenler kitabı okumak zorundalar :)
Ama sizlere şu kadarını daha söyleyebilirim güzel bir aşk hikayesi ve aile sırları sizleri bekliyor.

Sevdim.       
Yağız’ı sevdim. Böyle bir doktoru kim sevmez ki? :)
Tanem’i sevdim. Hayata karşı duruşunu, pes etmeyişini ve aşkının peşinden gitmesinden bahsetmiyorum bile.
 Asya’yı sevdim. Allah herkese böyle bir kardeş vermeli bence.
Doruk’u sevmiştim. Ama sonunda yaptığı şey hiç hoş olmadı o yüzden sevmekten vazgeçtim.
Ayrıca Tanem’in diğer kardeşlerini de sevdim…

Kitaptan alıntılar;
Tanem: Biliyor musun, daha şimdiden bana evlenme teklif ettiğinde, seni geri çevireceğime üzülüyorum.
Yağız: Olmaz ya, hadi sana evlenme teklif ettim diyelim. Peki, sen niye kabul etmiyorsun?
Tanem: Çünkü, o kadar kalın kafalısın ki aslında beni istediğini beni kaybedince anlayacaksın da ondan.

Kitap beklentimin çok üstünde çıktı. Aşk, macera, aile sırları ve polisiye ne ararsan var :) Ben beğendim. Sizin de okumanızı tavsiye ederim.
İyi okumalar.
                               




18 Nisan 2017 Salı

Aşk Bir Masalmış !!! - Cindi Madsen


Kitap Adı: Aşk Bir Masalmış !!!
Özgün Adı: Cinderella Screwed Me Over 
Yazar Adı: Cindi Madsen
Basım Tarihi: 2014
Sayfa Sayısı: 448
Yayımlayan: Novella Yayınları
Kitap Puanım: 10 / 10



Arka Kapak      
Bütün aşk masallarının başlangıcı güzeldir.
Peki ya sonrası?
Darby yirmili yaşlarının sonuna gelene dek gerçek aşka olan inancını yitirmeden beyaz atlı prensini aramış ve sonunda, onu bulmanın imkânsızlığını kabul etmiş genç ve güzel bir içmimardır. Hayatı boyunca yaşadığı ilişkilerden aldığı dersleri bir deftere not alan genç kadın, daha önce yaptığı hataları tekrarlamamaya adeta yeminlidir. Tam da aşka ve sevgiye olan inancını sorguladığı bir dönemde karşısına çıkan Jake’in etkileyici yaklaşımına rağmen kalbini ona kaptırmamakta kararlıdır. Genç adamın ise ondan vazgeçmeye hiç niyeti yoktur ve Darby’nin aşka dair fikirlerini değiştirmeyi kafasına koymuştur. Fakat bu, sandığı kadar kolay olmayacaktır.
*
*
*
Kitap hakkında notlar;
Herkese yeniden merhaba…
Karşınıza her zaman olduğu gibi güzel bir aşk romanı ile çıkıyorum. Yazarın okuduğum üçüncü kitabı. Kesinlikle Cindi Madsen hayranı oldum diyebilirim. Diğer kitaplarında ki gibi bu kitabında da aşkı o kadar güzel kaleme almıştı ki yazara hayran olmamak elde değil.
Okuduğum diğer kitapları sıralamasıyla;
-  Sahte Nişan, Gerçek Aşk
 -  Beni Seviyormuş Gibi Yap
Blogumda diğer kitapların yorumlarını bulabilirsiniz. Linki aşağıya bırakıyorum.

*
*
*
Darby aşka olan inancını yitirmiş ve erkeklerle olan ilişkilerine hep şüphe ile yaklaşmaya başlamıştır. Etrafındaki tüm arkadaşları evlenmekte, kendisi ise beyaz atlı prensini aramaktan vazgeçmiştir. Darby kendisini işine adamış, başarılı bir iç mimardır.
Bir gün arkadaşı Stephanie ile sürekli gittiği restorana yemeğe giderler ki Darby bu restorana çok sık gelmektedir. Müşterilerini sürekli olarak buraya getirmekte ve burada toplantılar yapmaktadırlar. Bu nedenle buranın sahibini ve çalışanlarını çok iyi tanımaktadır. Darby o gün restoranda daha önce hiç görmediği bir adamla tesadüf eseri tanışır. Jake ile :)  ( Tanışma hikayesi hakkında detay vermeyeceğim. Ama çoookk tatlıydı bunu bilin :) ilk tanışma, ilk karşılaşma her zaman özeldir değil mi? )
Jake kendisini buranın sahibi olarak tanıtır. Dediğim gibi Darby sürekli olarak buraya geldiği için ve buranın sahibinin Brent olduğunu bildiği için onun yalan söylediğini düşünür, ki Darby yalan söyleyen erkekleri hiç sevmez. Ve Jake Darby’nin dikkatini çekemez.
Darby ertesi günde iş arkadaşı ile tekrar aynı restorana gider. Jake’i tekrar restoranda görünce şaşırır ve Jake’in yalan söylemediği ortaya çıkar. Brent ve Jake ortaktır. Fakat Jake  bir restoranın işleri nedeniyle uzun zamandır şehir dışındadır. Bu yüzden Darby onunla hiç karşılaşmamış ve tanışmamıştır. Darby kendini kötü hissetmiştir çünkü Jake’in yalancı olduğunu düşünmüştür. Ondan özür dileyemez.
Ertesi gün Darby oturduğu apartmanın spor salonuna gider. İşe gitmeden önce bir güzel sporunu yapar. Tam evine dönmek üzereyken karşısına hiç ummadığı bir kişi çıkar. Kim o dediğinizi duyar gibiyim :) Evet karşısına Jake çıkar. Tesadüfe bakın ki Darby ve Jake aynı apartmanda oturuyorlarmış. Aman ne kadar da güzel :) Fırsat bu fırsat deyip Darby Jake’den ona yalancı dediği için özür diler. Jake de kabul eder.
İkisi arasında güzel bir elektrik vardır ama Darby yaşadığı başarısız ilişkilerden sonra çıkmaması gereken erkekler listesi vardır ve bu listede aynı apartmanda oturan biriyle kesinlikle çıkmaması gerekmektedir (Tecrübeyle sabit). Ayrıca sürekli gittiği restoranın sahibi olması da Jake için ikinci eksi puandır. Bu sebeplerden ötürü Darby Jake’e şans vermek istemez. Ama Jake’in kolay kolay pes etmeye niyeti yoktur.

*
*
*
Evet hikayemiz böyle başlıyor. Darby’e zaman zaman kesinlikle çok kızdım. Ama onunda kendine göre haklı sebepleri vardı sütten ağzı yanınca yoğurdu üfleyerek yemeği adet etmiş ne yapsın kızcağız :)
Ama Jake bu aşka o kadar emek verdi ki. Bütün alkışları hak ediyor.
İnişli çıkışlı, maceralı, sürpizli bir aşk.

Sevdim.       
Stephanie’yi sevdim. Çünkü gerçek bir arkadaş ve gerçek bir dost.
Drew ve Devin’i sevdim. Darby’nin üvey abileri olmasına rağmen gerçek birer abiydiler.
Jake’i sevmesem olmazdı. O gerçek bir aşık.

Kitaptan alıntılar;
     -  Aladdin Vaka Çalışması:  Allen / Aladdin Yaşım:22
     -  Küçük Denizkızı Vaka Çalışması: Evan/ Prens Eric Yaşım:24
     -  Külkedisi Vaka Çalışması: Charlie / Beyaz Atlı Prens Yaşım:23
     -  Rapunzel Vaka Çalışması: Ralph / Prens Yaşım:23
     -  Yetişkin Peri Masalları Vaka Çalışması: Gil / Aşk Filmlerinin Kusursuz Erkeği Yaşım:17

Ben tavsiye ediyorum. Yine de karar sizin
İyi okumalar…