17 Temmuz 2017 Pazartesi

Roma, Ben Geldim ! - Pınar Gencal

Kitap Adı: Roma, Ben Geldim !
Yazar Adı: Pınar Gencal
Basım Tarihi: 2017
Sayfa Sayısı: 400
Yayımlayan: Ephesus Yayınları
Kitap Puanım: 5 / 5





Arka Kapak      
Patronum acımasız bir cadı olsa da iyi bir işim, beni seven yakışıklı bir sevgilim vardı. Her şey yolundaydı yani… Ta ki sevgilimin bana söylemeyi unuttuğu küçük bir detayı öğrenene kadar. Nişanlıymış! Başkasıyla evlenecekmiş! Belki bu acıyla yaşayabilirdim, sevgilim patronumun oğlu olmasaydı… Ve ailem işe karışıp tehditler savurarak şirketi basmasaydı…
 Hayatım bir anda altüst olmuştu. Ben de kaçtım. Roma'ya… Hayallerimin şehrine. Yeni bir başlangıç yapacak, her şeye sıfırdan başlayacaktım. Ama hiçbir şey umduğum gibi olmadı.
 Roma'da hayat yeterince zorken, bir de asabi, kendini beğenmiş, suratsız patronuma tutuldum. Ah, ama ne tutulma!
 Anı yaşayan bir İtalyan erkeği ile DNA'sına gelenek görenekler kodlanmış bir Türk kızı birlikte olabilir miydi? Yoksa yine mi hayal kuruyordum?

***  Yorumlarım kitap içeriği içeriyor. Bilginize…       
Herkese Merhaba…
Karşınıza her zaman olduğu gibi güzel bir aşk romanı ile çıkıyorum. Ephesus Yayınları’ndan çıkması ve ciltli oluşu benim için artı puan. Yazarın kalemine hayran kaldım. 400 sayfalık bir kitap olduğu için ben iki günde elimden düşürmeden bitirdim.
Gelelim konusuna;
Esas kızımız Çiçek, Patronun oğlu Cem’e aşık olmuştur. Aşkı karşılıksız değildir ama tek sorun Cem’in nişanlı olmasıdır ve bunu Çiçek bilmiyordur. Derken ilişkilerini Çiçek’in patronu öğrenir ve Cem’in nişanlı olduğu ortaya çıkar. Onların ayrılması için Çiçek’in ailesine ilişkilerinden bahseder ama planı istediği gibi gitmez çünkü Çiçek’in ailesi biraz tutucudur ve bu durumda Cem’i kızları ile evlenmesi için tehdit ederler.
Çiçek olayların şokuyla beraber kendini İstanbul’u terk ederken bulur. Üniversitede en sevdiği öğretmenlerden olan Serap Hoca sayesinde hayalini kurduğu Roma’ya gider. Lise ve üniversitede İtalyanca okuması Roma’da faydasını görecek ve hiç zorluk çekmeyecektir...
Serap Hoca beş yıl bir İtalyan’la evli kaldıktan sonra boşanınca Türkiye’ye kesin dönüş yapmıştır. Bu nedenle Çiçek’e yardım eder. Ona kalacak bir yer ayarlar. Roma’ya gidince işine yarayacak bilgiler verir ve bildiği her şeyi anlatır.

Serap Hocadan Alıntı: “ İtalya’yı ya seversin, ya da nefret edersin”

Çiçek Roma’ya gelir gelmesine ama işler umduğu gibi gitmez. İlk başta para biriktirmek adına evin bir odasını kiraya veren Elena’nın evine yerleşir. Elena’nın evi çok kötü durumdadır. Ona en küçük odayı verir. Ama tek sorun odanın küçük olması değildir aynı zamanda bu evde Elena’nın da erkek arkadaşı yaşıyordur ve Çiçek bu durumdan çok rahatsızdır.
Ama Çiçek ona iş bulacağı için bu duruma bir süre katlanmak zorundadır. Ertesi gün Elena’nın bulduğu işe gider. Elena’nın bulduğu iş ise bir pizzacı dükkanın da bulaşıkçılıktır. Çiçek tabii ki işi kabul etmez. Morali bozuk bir şekilde evine giderken dün apartmanda karşılaştığı yaşlı komşu Silvia ile karşılaşır ve onu evine davet eder. Çiçek başından geçen hikayeyi anlatınca Silvia Çiçek’ten hoşlanır ve ona yardım etmek için çalışabileceği bir restoran önerir. Oraya iş görüşmesine yollar ve işe alınır :)
İş yeri sahibi Domenico ile tanışması ve işe alınması süreci tam bir efsane… İş yeri sahibi Dom; Bekar, yakışıklı, çapkın, asabi ve kontrol manyağıdır :) Çiçek ona ilk günden lakap bile bulmuştur “Hitler’in restoran açmış hali”
Hikayenin giriş ve gelişme kısmından baya baya bahsettim. Eğer biraz daha anlatacak olursam kendimi tutamayıp tüm hikayeyi anlatacağım o yüzden burada kesiyorum. Sadece Çiçek’i Roma’da çok güzel günler bekliyor.
Eğer siz de güzel bir aşk romanı okuyayım diyorsanız bu kitap tam sizlik. Eğlenceli, komik, aşk kokulu bir hikaye tabii bir de roma sokakları :)
Tavsiyemdir.
Okuyun, Okutturun :))

İyi okumalar…